21 Ocak 2019 Pazartesi

Emzirme Döneminde Beslenme Önerileri

zaman: Ocak 21, 2019 0 yorum


Bebeğinizin beslenmesi kadar kendi beslenme yönteminiz de önemlidir. Özellikle emziren bir anneyseniz, bu daha da önemli bir hale gelir. Çünkü yediklerinizden bebeğiniz de olumlu ya da olumsuz mutlaka etkilenecektir. Bu nedenle sağlıklı beslenmeye hem kendiniz hem de bebeğiniz için özen göstermelisiniz. Belki de emzirme döneminde edineceğiniz bu alışkanlık ileride de size fayda sağlar. Biliyorsunuz ki sağlıklı ve dengeli beslenme hastalıklardan korunmak için büyük önem taşımaktadır.




Peki emzirme döneminde nasıl beslenmeliyiz?

Artan sıvı ihtiyacını karşılamak için, her emzirme ya da sağma öncesi ve sonrasında su için. Günlük sıvı tüketimi en az 3 litre olmalı. Sadece su olarak düşünmeyin. Bazı bitki çayları, süt, kefir, ayran, cacık, çorbalarla bu 3 litreyi tamamlayabilirsiniz. Ayrıca sıvı ihtiyacınız için süt, ayran ve yoğurt tercih ettiğinizde kalsiyum ihtiyacınız için de katkı sağlamış oluyorsunuz. Ki sadece siz değil, bu kalsiyumdan bebeğiniz de faydalanacaktır. Ne güzel değil mi :)

Artan demir ihtiyacınızı karşılamak için kahvaltınızda yumurta, öğle yemeğinizde ise etli sebze yemekleri, tavuk, balık gibi gıdalar eksik olmamalı. Demir emilimini artırmak için de bunların yanında bolca C vitamini içeren salata, meyve veya meyve suları tercih edilebilir. Doğuştan demir eksikliği olan biri olarak söylüyorum ki; demir içerikli bir besin almadan önce veya aldıktan sonra en az 1 saat süt ve süt ürünleri tüketmemeye gayret edin. Çünkü bu da demir emilimini azaltır.

Vitamin ve mineral ihtiyacınız için sebze meyve tüketimine özen gösterin. Mümkün olduğunca bunlardan yiyin.

İyi yağlarla beslenmek, bebeğinizin sinir sisteminin gelişmesinde, alerjik reaksiyonların önlenmesinde önemlidir. Bunun için doymuş yağlar yerine zeytinyağı, fındık yağı, ayçiçek yağı gibi yağları tercih edin. Kaymak, krema, pasta, mayonez gibi yağ içeren besinlerden mümkün olduğunca uzak durun.

Krema, pasta demişken aklıma tatlılar geldi. Büyüklerimiz de hep tatlı ye sütün artsın derler ya hani, bilinenin aksine tatlı sütünüz için fayda sağlamaz. Aksine gereksiz kalori yükü olacaktır. Canınız tatlı çektiğinde sütlü tatlıyı tercih edin.
Ben pastayı, kremalı kahveleri, çikolataları inanılmaz seven bir anne olarak şunu söyleyebilirim ki; hamileliğimde ve emzirme dönemimde bunlardan uzak durmamı sağlayan tek şey bebeğime duyduğum sevgi oldu. Ona zarar verecek bir şey tüketmemeye hep özen gösterdim. Ona sağlıklı gelecek besinleri tükettikçe mutlu oldum ve sağlıklı beslendim. Bebeklerimiz için güzel şeyler yapmanın verdiği mutluluk paha biçilemez :)

Lütfen emziren ve çalışan anneler için ipuçlarını içeren yazımızı da okumayı ihmal etmeyin. Orda da mutlaka işinize yarayan bilgiler bulacaksınız.

çok kalp annecim :)

zaman: Ocak 21, 2019 0 yorum
"Dogdu, dogacak...
Emdi, emecek...
Oturdu, oturacak...
Aman ek gidaya alisti, alisacak...
Ay ay ay emekledi, ay dur yurudu, oley!" derken yurumesinin o kadar "oley" lik bir durum olmadigini farkettigim noktaya geldik😂 kucuk adam 17 aylik oldu ve ben neredeyse her gun minik capli sinir krizleri gecirirken nasil oluyorsa her gun daha da askla baglaniyorum ona...
'Anne' desin diye gozunun icine bakarken dakikada 50 kez demesini anlayamadigim zamanlara ne ara geldik?
Sevdigim adamin bakislarini ufakligimda gormekten daha guzeli olabilir miydi?
Her gun bugun ne yedirsem? Tok mu, ac kaldi mi? Bugun ne giydirsem? Usudu mu, terledi mi? Hep bunlari dusunuyorum artik.
Aylardir gidemedigim kuafor, icemedigim kahve, coook sevdigim ama yemedigim midye (!), istedigim saatte arabama atlayip gidemedigim x bir mekan, yalniz birakamadigim icin (haliyle) katilamadigim bir cok cemiyet, etkinlik... Hepinizden ozur diliyorum! Hepinizden daha kiymetli ve cooook sevdigim, canimin parcasi kucuk adamimla ilgilenmem, her anini, her saniyesini yakalamam gerekiyor!
Bunun icin ara ara delirip aglasam da, uykusuz kalsam da bir opusunle, gozumun önünde buyumeni seviyorum kucuk sevgilim❤️

9 Temmuz 2018 Pazartesi

Blog İçin Aranan Kan Bulundu!

zaman: Temmuz 09, 2018 0 yorum
Uzun zamandır blogumu ihmal ettim, kabul.
Bir tetikleyiciye ihtiyacım vardı. Bir şevk gelmesi gerekiyordu yazabilmem için.

Derken aklıma bir fikir geldi...
Yaşadıklarını hep bir hikaye tadıyla anlatan, her durumu eğlenceli hale getiren çiçeği burnunda anne, can arkadaşım Tuçot blogta yazı yazmaya başlarsa ne kadar da güzel olurdu!

Bu fikir ona da cazip geldi ve bugün itibariyle blogumda yazmaya başladı. 
-teşekkür ederim- 

Tuçot’un yazılarını okurken bazı şeyler size tanıdık gelecek “aaa, ben de yaşamıştım bunu” diyeceksiniz biliyorum. Bazen kafamıza taktığımız şeylerin o kadar da dert edilecek önemde olmadığını anlayacaksınız. Hayat hikayenizde gülebilecek şeyler de olduğunu göreceksiniz. Yeri gelecek onun yaşadıklarından faydalanabileceksiniz.

Biliyorum... Tuçot bu bloga iyi gelecek. :)

Sizlerin de onu sevmesi dileğiyle...


Hayirli olsun, gebesiniz!

zaman: Temmuz 09, 2018 0 yorum
Daha yirmili yaslara gelmeden birden fazla hekimin umutlarimi sondurmesi ile bebek istegim, ozlemim beni ben  olmaktan cikarmisti. Cunku olmayacagini dusunmek istemiyordum. Her ay bir test yapiyor ve negatif sonucla kendimi parcaliyordum. Ta ki, her zaman duzensiz olan regl dongumun yine duzensizlestigini dusunup ped almak icin sokaga cikana kadar... 
Ayaklarim markete degil eczaneye goturdu beni. Korkudan olmek uzereydim, yeni bir husran kaldiramaycak kadar hirpalamistim kendimi.
Lakin korktugum olmadi. Sadece ovaluasyon testlerinden gordugum malum  'çift çizgi` yi gebelik testinde gordum. Cigliklar atmaya basladim, kendimi yere biraktim. Deliriyorum herhalde diye dusundum. Aklim benimle oyun oynuyor sandim. Testin bir kac fotoğrafını cektim, gozum yaniliyordur belki diye :) 
Esimi aradim, rahatsizlandigimi soyledim ve acilen eve gelmesi icin yalvardim. O Zamana kadar boyle bir haberi nasil veririm diye hayaller kuran benim nutkum tutuldu! Kosarak geldi sevdigim! Cok korkmustu. Tuttu elimden hastaneye goturmek icin. 'Dur bir dakika!' dedim, cebimden testi cikardim. Anlam veremedi, her zamanki ovaluasyon testim sandi. 'Galiba hamileyim!' dedigimde yuzundeki saskin, mutlu dahasi korkak o ifadeyi omrumce unutamam. Kosarak hastaneye gittik. Iki saat... O sonucu bekledigim iki saat asir oldu! Cok sevgili doktorum Snape ile nobetci hekim olmasi sebebiyle o gun tanıştık! Bana gore en iyi jinekoloji doktoru olan Snape Hocam gozumun icine bakip 'Hayirli olsun 5 haftalik gebesiniz!' dedigi an icimden akanlari anlatmam mumkun degil. Hastaneden cikar cikmaz sokakta esime sarilip bagira bagira aglamami asla unutamam!
Omrumun hediyesinin, bana bahsedilgini iste boyle ogrendim :)

Sevgiler, 
Tucot
#aşıkım 

13 Mart 2017 Pazartesi

"Tembel" bir "Gelin" Hastalığı - Hashimoto (Haşimato)

zaman: Mart 13, 2017 0 yorum
Bir anne için bebeği ile ilgilenmek ne kadar mutlu edici eğlenceli bir şey olsa da bir o kadar da yorucudur. Uykusuz gecelerle başlar, peşinden oradan oraya koşmakla devam eder. Ancak bu yorgunluğun doğal olup olmadığını da bilmek gerekir. Bazılarımız için bu yorgunluk bir hastalığın belirtisi olabilmektedir.

Her insan düzenli aralıklarla örneğin altı ayda bir kan tahlili yaptırmalı. Kan tahlili sağlık durumumuz hakkında bize çok şey söyler. Yeni doğum yapmış anneler için kan testi daha önemlidir. Demir depolarımız boşalmış mı? Kan değerlerimiz düşmüş mü? D vitamini takviyesi gerekli mi?..

Ben de bu kontroller için doğum sonrası kan tahlili yaptırdım ve aklıma gelmeyen ve bilmediğim bir hastalığım  olduğunu öğrendim.  TSH değerim  çok yüksek çıkmıştı. Bunun  üzerine ekstra T4 ve  T3 tahlilleri yaptırdım. Onlar da referans değerlerinden çok farklı çıktı. Ultrasona girdim neyseki bir Nodül tespit edilmedi. Bu bulgular ışığında anlaşıldı ki haşimato olmuşum.




Peki haşimato nedir ?

Bu soruya değerli aile hekimimizin konuda uzman olduğunu ve araştırmam için doğru kaynak olarak görüp tavsiye ettiği Prof. Dr. Metin Özata'nın kendi sitesinden yaptığım alıntıyla cevap vermek isterim.

"Haşimato, Japon bilim insanı Hashimoto tarafından bulunmuştur. Ülkemizde bazen haşimato dense de doğrusu Hashimoto hastalığıdır. 
Hashimoto, otoimmün hastalıklardan biridir. Yani vücut kendi dokusunu yabancı doku olarak algılayıp onu yok etmek ister ve vücut içinde bir savaş oluşur. Hasimoto hastalığında ise vücut, tiroit bezini yok etmek ister. Vücudumuz tiroit bezini yok etmek için çok miktarda anti-TPO antikoru ve anti-tiroglobulin antikoru üretir. Bu antikorlar tiroid bezine bağlanarak tiroid hücrelerini harap ederler. Bu arada tiroid bezine bir çok iltihap hücresi birikir. İltihap sonucu tiroid hücreleri tahrip olarak azalınca da bez küçülür ve hormon yapacak hücre kalmaz. Bu nedenle tiroid hormon yetersizliği ortaya çıkar. "

Tembel gelin hastalığı denmesinin nedeni de; ülkemizde haşimato hastalığı olduğu anlaşılamayan kadınların, hastalığın insan üzerindeki duygu değişikliği ve yorgunluk gibi etkileri konusunda kendilerini ifade edememeleri ve evliliklerinde sıkıntı yaşamalarıdır.




Haşimatonun yeni doğum yapanlarda sıkça karşılaşılan bir durum olduğunu öğrendim. Haşimatonun bendeki etkisi yorgunluk, duygusallık ve asabiyet oldu. Hiç tahmin etmeyeceğim şeylere sinirlenme, olmadık şeylerde duygulanma, bebeğimi emzirmek için kucağıma ağlamayacağım kadar güçsüz hissetme gibi..

Haşimato teşhisinden sonra ömür boyu kullanacağım bir ilaç verildi. Dozunu kontrol etmek ve gerektiğinde ayarlamak için düzenli kan tahliline gitmem ve hastalık teşhisinden 6 ay sonra yeniden nodül kontrolü için ultrason çektirmem gerekiyor. Sonraki ultrasonlar arasında da birer yıl olmalı.

Haşimatoyu bir hastalık olarak kabul etmiyorum. Şükür ki tedavisi var ve sadece günde bir ilaçla kontrol altına tutulabiliyor. Bu yüzden derdimiz bu olsun deyip geçiyorum. İnsanlar ne hastalıklarla uğraşıyorlar.. Zor süreçli tedaviler hatta bazen tedavisi mümkün olmayan hastalıklarla karşılaşıyorlar. 

Sanırım biz insanlar için en iyi temenni şudur ki;
Herkese sağlıklı uzun bir ömür; hastalar için de acil şifalar.. 

12 Mart 2017 Pazar

Doğum Parası Yardımı

zaman: Mart 12, 2017 0 yorum
Bebeğinizle olan bazen zorlu bazen keyifli geçen 9 aylık yolculuğunuz sona erdi ve onu sağlıkla kucağınıza aldınız. Bir sürü masrafı var; kıyafeti, bezi, biberonları, arabası.. Bir yerden az da olsa bir para gelse fena olmazdı.. derken doğum yardımını duydunuz. Aman canım bebeğimin üzerinden para mı alayım diye düşündünüz. Ama bu sizin hakkınız ve aldığınızda bebeğinizin yararına harcayacaksınız. Madem ki diğer ülkelerde her ay yapılan bu yardımlar ülkemizde bir kerelik; öyleyse hakkınızı kullanmalı ve doğum yardımını almalısınız. 

Peki doğum yardımı ödeneği ne kadar ve nasıl başvuru yapılacak? 



Doğum yardımı;
1. çocuk için 300 
2. çocuk için 400
3. çocuk için 600 lira değerinde. 


Doğum yardımı alacak annelerin; Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri Sosyal Hizmet Merkezleri'ne aşağıda linki bulunan Doğum Yardımı Başvuru Dilekçesi'ni doldurarak başvuruda bulunmaları gerekmekte. 

http://sosyalyardimlar.aile.gov.tr/data/56c6c0fb369dc54604649b10/Dogum%20Yardimi%20Basvuru%20Formu.pdf

Sosyal Hizmet Merkezleri'ni nereden mi buluruz? Eğer İstanbul'da yaşıyorsanız aşağıdaki linkten faydalanarak yaşadığınız ilçe hangi Hizmet Binası'na bağlıysa oraya başvurmalısınız. Ancak bu linkten bakıp gitmeden önce telefonla teyit etmeniz daha faydalı olacaktır. 

https://istanbul.aile.gov.tr/duyurular/sosyal-hizmet-merkezlerimiz-iletisim-bilgileri

Doğum yardımı başvuruda bulunduktan sonraki ay içerisinde PTT'ye anne adına yatar. Dolayısıyla parayı sadece anne PTT şubelerinden birine giderek alabilir.


20 Şubat 2017 Pazartesi

Emzirme Döneminde Regl

zaman: Şubat 20, 2017 0 yorum
Genelde her ay geçtiğimiz bu özel dönemimizden yakınırız. Hassasiyet, ağrılar, rahat hareket edememe vs. Fakat bu dönemi de arar olabiliyormuş insan.

Hamilelik sürecinde malum dokuz ay rahatlık.. Peki emzirme süreci? Doğumdan sonra rahatlık dediğimiz bu durum artık rahatsızlık vermeye başlayabiliyor. Nasıl mı?

Doğumdan 7-8 ay geçtiği halde adet göremeyen ve kaygılanıp jinekoloğa giden anneye ultrason kontrolleri ve kan tahlilleri sonucunda verilen adet söktürücü ilaç bile işe yaramayabilir.

Şöyle ki hamilelik, emzirme ve menopoz dönemlerinde yumurtlama olmadığından adet olunmaz. Emziren annelerde Prolaktin hormonu yüksektir. Prolaktin, yumurtlamayı sağlayacak hormonları baskılar. Bu sebeple adet görülmez.



Doğumdan sonra 8-16 haftalar arası adet başlar. Emziren annelerde bu süre altı ayı bulabilir. Hatta emzirme yoğun bir şekilde devam ediyorsa bir yıl ve daha uzun da sürebilir. Emzirme döneminde görülen adet genellikle düzensiz olacaktır.

Doğumdan sonra âdetin başlama zamanı ve düzeni; emzirmenin olup olmadığına, emzirme süresi, sıklığı gibi kriterlere göre değişiklik gösterir. Emzirme tamamen bittiğinde adet dönemleri düzene girecektir.

Emziren annelere söyleyeceğim iki şey var ki; bunlardan ilki adet görmeme durumunun normal olup olmadığının doktor kontrolü ile kesinleştiremesi gerektiği (kist veya gebelik ihtimalinin araştırılması) diğer önemli konuda âdetin başlamadığı süre boyunca korunmaya devam edilmesi gerektiği.


 

iksmir anne olunca Copyright © 2011 Design by Ipietoon Blogger Template | web hosting